ameway. ha? american way. haaa!Denemeler

ah üstat! bir sonbahar gecesinin ıslak sokaklarında, nazende bir yaprak gibi, gölün ortasında düş’ünce, su ile olan kucaklaşması gibi, yaşam şartlarının ayrı mecralara savurduğu çekirdek aileyi bilir misin? peki, bir gecede olsa, o ailenin çitlenmeden evvelki haline dönüşünün ne denli kıymetdar olduğunu ? ”saçma sapan gonuşma akşam akşam” diyecek olursan, iki dakika demeyi ver, edebiyat yapıyoruz şurada, hevesimi kaçırma, hıllağam ya… *** hacivat! ameway’i bilin ni? bilmiyosan şöyle anlatıyım: şimdi sen benim komşumsun ya, ben sana bunu satmaya başlıyorum. sonra ben sana bunu sattım diye, sen de başkasına satmaya başlıyosun. ben senin sattığından da komisyon alıyorum. tabi başımızdaki hepimizden pay alıyor. gülmesene oğlum, ne paralar dönüyor bi’ bilsen bu işte, o değil de, sen hangi diş macununu kullanıyon, ameway’ınki çok iyi, alsana bi tane benden, fiyatı da iyi. ne diyodum? ha, hatırladım. amway’le nasıl tanıştığımı anlatıyodum. akşam bizim evde şenlik var, bi görsen. yeğenler, ablamlar, eniştemler falan; hepiciği bizim evde. biz de; adile naşit, munir özkul’la büyümüşüz ya, pek değer veririz böyle şeylere, bilirsin. neyse akşam oldu, eve vardık. aile vurgusunun en keskin yapıldığı yer olarak yemeği biliriz biz, ondan olsa gerek, tüm ciddiyetimizle gülüyoruz, eğleniyoruz sofrada. bi’ ara kulak misafiri oldum, birileri mi ne gelecekmiş, bir şeyler tanıtacaklarmış falan, pek umursamadım, […]
17 Mart 2014 • Kişisel Blog

ah üstat!

bir sonbahar gecesinin ıslak sokaklarında, nazende bir yaprak gibi, gölün ortasında düş’ünce, su ile olan kucaklaşması gibi, yaşam şartlarının ayrı mecralara savurduğu çekirdek aileyi bilir misin? peki, bir gecede olsa, o ailenin çitlenmeden evvelki haline dönüşünün ne denli kıymetdar olduğunu ?

”saçma sapan gonuşma akşam akşam” diyecek olursan, iki dakika demeyi ver, edebiyat yapıyoruz şurada, hevesimi kaçırma, hıllağam ya…

***

hacivat!

ameway’i bilin ni? bilmiyosan şöyle anlatıyım: şimdi sen benim komşumsun ya, ben sana bunu satmaya başlıyorum. sonra ben sana bunu sattım diye, sen de başkasına satmaya başlıyosun. ben senin sattığından da komisyon alıyorum. tabi başımızdaki hepimizden pay alıyor. gülmesene oğlum, ne paralar dönüyor bi’ bilsen bu işte, o değil de, sen hangi diş macununu kullanıyon, ameway’ınki çok iyi, alsana bi tane benden, fiyatı da iyi.

ne diyodum? ha, hatırladım. amway’le nasıl tanıştığımı anlatıyodum. akşam bizim evde şenlik var, bi görsen. yeğenler, ablamlar, eniştemler falan; hepiciği bizim evde. biz de; adile naşit, munir özkul’la büyümüşüz ya, pek değer veririz böyle şeylere, bilirsin. neyse akşam oldu, eve vardık. aile vurgusunun en keskin yapıldığı yer olarak yemeği biliriz biz, ondan olsa gerek, tüm ciddiyetimizle gülüyoruz, eğleniyoruz sofrada. bi’ ara kulak misafiri oldum, birileri mi ne gelecekmiş, bir şeyler tanıtacaklarmış falan, pek umursamadım, kendimi kan bağının sıcak kollarına bıraktım.

***

tanıtım başlayalı iki saat oldu. çocuklar içeride sesten dolayı uyuyamıyor, onlar uyuyamadıkça ablam huzursuzlanıyor. aile saadetimiz, saadet zincirinin halkası olmaktan çoktan çıkmış. başı kapalı bir ablamız, bize ameway ürünlerini tanıtıyor. ekürisi ve kocası, bizimle beraber hacı ablamıza bakıyor. amerikan yol’una takunyası ile çıkmış ablamıza, artık git demek istiyorum. büyüklerimiz susarken, bize konuşmak düşmüyor.

gözlerimin içine baka baka yalanlar söylüyor, inanmamı istiyor. bizimkiler, sahtekar olduğu, elinde tuttuğu süpürgeden daha tescilli olan ablamızı dinlemekte sakınca görmüyor.

bacı ablamız gözüne beni kestiriyor. ailemi ameway ürünlerini satmaya teşvik için, körpecik beni kullanmaktan haya etmiyor. babama, ” – amway ürünlerinden, bütçenize aylık  fazladan en az dört yüz lira eklenecek. Çocuğunuz için, bu dört yüz lira nasıl bir faydası olur ? ” diye soruyor. ” eğer birinin yalanınıza inanmasını istiyorsanız, onu yazdırın. yazdıramıyorsanız, söylettirin; düşündürmeniz hiç bir anlam ifade etmez. ” desturuyla hareket eden hacı ablamıza, bu metotları kimin öğrettiğini merak ediyorum.

babam bir şey diyemiyor haliyle. pazarlamacı hüviyeti ile kaim pek müslüman ablamız, muhafazakar duruşumuzu kullanıyor. ” bu çocuğun daha iyi bir dini eğitim almasında kullanırsınız ağbi ! ” diyor. bununla yetinse iyi, ”-düşünsenize abi, daha fazla sadaka verirsiniz ! ” e kadar vardırıyor işi…

bu seferde sinirden gökkuşağı tablosuna gark olan bana meylediyor amway ablamız: ”- söyle bakalım yauşuklu, dört yüz lira daha fazla kazansanız hayatınızda neler değişir, he, daha fazla sevap işlemek için imkanınız olmaz mı ? ”

cevabım manidar oluyor:

– ameway. 

– ha? 

– american way.

aile efradı, tek yürek, tek ses: ”- haaa! ”

ömer burak tek