Bilişsel Çelişki ve Türkiye SiyasetiDenemeler

bilişsel çelişki, abd’li leon festinger tarafından ortaya atılmış sosyal psikoloji teorisidir. bireylerin inanç, yargı ve eylemlerindeki tutarsızlıkları ortadan kaldırmak için, inandıkları ve yaptıkları şeylerin ”bir şekilde” doğru olduğuna inandırma çabalarının olduğunu ileri süren kuramdır. birey, her ne olursa olsun, şu zamana kadar düşündüğü ve yaptığı şeyi koruma eğilimindedir. eğer birisi kendisinin yanlış düşündüğünü söylüyorsa, önce onu yok görmeye çalışır. yok göremiyorsa, öncesinde nefret duyduğu ve tanıdık olan bir kalıba indirger ve oraya hapseder. *** abd’de sosyal psikolog olan leon festinger, merak bu ya, bir gün türkiye’deki siyasi düzeni incelemeye karar vermiş. önce gazeteleri okumuş, sonra haber ajanslarını saati saatine takip eder olmuş.  bu işe kendini iyice kaptıran festinger, artık tüm vaktini gündemi takip etmeye, siyasetçileri dinlemeye, köşe yazarlarını okumaya ayırmaya başlamış. Türkiye’deki siyasi yapıyı öylesine içselleştirmiş ki; artık yanlışları görebiliyor, hakikatın nasıl örtüldüğünü hayretle görür olmuş. artık sabrı taşmış, ilk uçağa atlayıp türkiye’ye gelmiş. içi içini yiyor tabi, hem senelerdir araştırdığı türkiye halkını görecek, hem de içindeki engin denizi bu toprakların insanına dökecektir. ilk olarak, hali vakti yerinde, çocuklarını okutmak için yaşayan, sevimli bir amcayı gözüne kestirmiş. büyük pencereyi görmedikten sonra; gerisini görmek bir işe yaramaz desturu ile başlamış bildiklerini anlatmaya. siyonizm demiş, büyük orta doğu projesi demiş, globalleşen dünyada her […]
26 Şubat 2014 • Kişisel Blog

bilişsel çelişki, abd’li leon festinger tarafından ortaya atılmış sosyal psikoloji teorisidir. bireylerin inanç, yargı ve eylemlerindeki tutarsızlıkları ortadan kaldırmak için, inandıkları ve yaptıkları şeylerin ”bir şekilde” doğru olduğuna inandırma çabalarının olduğunu ileri süren kuramdır.

birey, her ne olursa olsun, şu zamana kadar düşündüğü ve yaptığı şeyi koruma eğilimindedir. eğer birisi kendisinin yanlış düşündüğünü söylüyorsa, önce onu yok görmeye çalışır. yok göremiyorsa, öncesinde nefret duyduğu ve tanıdık olan bir kalıba indirger ve oraya hapseder.

***

abd’de sosyal psikolog olan leon festinger, merak bu ya, bir gün türkiye’deki siyasi düzeni incelemeye karar vermiş. önce gazeteleri okumuş, sonra haber ajanslarını saati saatine takip eder olmuş.  bu işe kendini iyice kaptıran festinger, artık tüm vaktini gündemi takip etmeye, siyasetçileri dinlemeye, köşe yazarlarını okumaya ayırmaya başlamış. Türkiye’deki siyasi yapıyı öylesine içselleştirmiş ki; artık yanlışları görebiliyor, hakikatın nasıl örtüldüğünü hayretle görür olmuş.

artık sabrı taşmış, ilk uçağa atlayıp türkiye’ye gelmiş. içi içini yiyor tabi, hem senelerdir araştırdığı türkiye halkını görecek, hem de içindeki engin denizi bu toprakların insanına dökecektir.

ilk olarak, hali vakti yerinde, çocuklarını okutmak için yaşayan, sevimli bir amcayı gözüne kestirmiş. büyük pencereyi görmedikten sonra; gerisini görmek bir işe yaramaz desturu ile başlamış bildiklerini anlatmaya. siyonizm demiş, büyük orta doğu projesi demiş, globalleşen dünyada her geçen gün büyüyen şirketler ve bu şirketlerin sahipleri demiş. 

adamın bir şey dememesinden işkillenip, adama soru işareti gözlerle bakmış festinger.

bizim memur, şöyle bir gözden geçirdikten sonra, hafif gözünü kısıp, oturtmuş kalıba: ”- bak beyim, bunların hepsi gomplo teorisi. ha ama aynı zamanda dürkiye üzerinde büyük oyunlar oynanıyor ama bu senin dediklerin hepsi gomplo teorisi, benden di’mesi ”

bizim fostinger, o kadar delile, o kadar incelemeye kafa kağıdı gibi kalıp oturttulmasına pek bozulmuş, şevki kırılmış. ama o kadar da yol gelmiş, yoldan dönmek olmaz imiş. hatayı kendine biçmiş, bu sefer gündemden bahsedeyim demiş.

otuzlu yaşlarda, bankacı olduğu beyaz dişleri, afili duruşuyla tescillenmiş filintaya meyledip; selam vermiş. iki selam, bir hatırdan sonra; başlamış meramını anlatmaya bizim delikanlıya.

” -senelerce balyoz’uyla, ergenekon’uyla onlarca insan içeri atıldı. şimdi bu savcılara güvenilmez diyorlar. savcı baskın emri veriyor, polis gitmiyor. soruşturma açan savcıya soruşturma açılıyor. şimdi halk yargıya nasıl güvenecek? ”

bankacımızın yüzü düşmüş, gözlerini kısmış, vermiş kalıbı bizim fostinger’e: ”- bak bey amca, sen ya vatan hainisin ya da bilmem ne bela, sen var git önce kendi geçmişinize bak. ”

gurbetçi leon fostinger’imiz, tam ağzını açacak, ben amerikalıyım, sizin kalıplarınız bana uymaz, neden hemen kalıba koyuyorsun, hele bi dinleyeydin diyecekken; bankacı filintamız arkasını dönmüş ve gitmiş.

ekonomi sıcak paraya ve inşaat sektörüne bağlı demiş, vatan haini olmuş. önderlerin karizmatik duruşu, lider kültürü gelişmiş bir toplumda istikrar sağlar demiş, hemen burnuna dayanmış kalıplar. devletin içinde bir oluşum olmaması lazım demiş. yargıya bağımsız olmalı, tüm suçlular ortaya çıkarılmalı demiş, bu sefer bilcümle basmış tokadı. 

ne dese kalıba konmuş, hangi hakikatı ele alsa, ve hatta dinleseler belki de onlarla aynı şeyi söyleyecek dahi olsa; konuşmalardan geriye kalanlar ithamlar olmuş. 

en sonunda bir de amerikalı olduğu anlaşılınca, toptan gevur olmuş. 

o moral bozukluğuyla ülkesine dönmüş, bu işleri bırakmış ama türkiye’deki deneyimleri aklında hiç çıkmamış. türkiye’nin sorununun ne olduğunu mesleği kariyerinin getirdiği çözüm ile açıklamış.

adını da bilişsel çelişki koymuş.