dine karşı din-e karşı dinDenemeler

Geçen gene bir bid’at yıkıyorum, göreceksiniz a dostlar. Kapitalizm, dine karşı din, tüketim toplumu neyim ver ediyorum cümlelerin arasına. Yani Allah’ı diyorum, böyle şeylere hapsedemezsiniz falan. Ah işte bunlar modernitenin boyundurukluğu altında inleyen zavallı cahil Müslümanların seküler âdetleri dedim mi bir de, tamamdır bu iş. Kandilmiş, aşureymiş, yok efendim mevlit şekeri, kandil simidi… Ahh ahh işte bunlar var ya bunlar hep İslam’ı yeryüzünde gündeme getirmemizdeki en büyük engel diye iliştirdi mi, kapıyorum gündemi berat gecelerinde. Aaa bak, söylemeden de geçmeyim, iki rekat muhafazakârlığa sövmeden de geçmiyorum tabi. Yüzyıllardan beri ‘’amenna ve saddakna’’ diyen bir toplumun içinden kopmuş gelmiş bir mukeddasatı bid’at deyip yıkıp geçtiğimde elimde kalan harabeye ‘’işte bu katıksız İslam’’ demeyi de elbette put kırmak sanıyorum(!) ‘’Duvarda değil, hayatımızda Kur’an olsun’’ diye samimi insanların üzerine çöreklenenler, Kur’an’ı öpüp alnına değdirdikten sonra onu kaplara sarıp başının üzerinde saklayanların her mukadddesatına sövmeyi gerçek Müslümanlık belledi. Put kırıcılık diye bir put icat ettiler. Ezber bozmağa geldik diyenler Kur’an’ı hayatına ezber edenlerin samimiyetinden hiç haz etmedi. ‘’İslam bir hayat nizamıdır’’ diye sıfatımıza parmak sallayan kim varsa elimizden aşkı aldı. Namazı sadece toplumsal mesajlar veren bir ritüel olarak görünce, o güzel Peygamber’in bir gece vakti gözyaşlarıyla kıldığı teheccüh namazlarının adı da manifestolarda yer bulamadı haliyle. […]
2 Haz 2015 • Kişisel Blog

Geçen gene bir bid’at yıkıyorum, göreceksiniz a dostlar. Kapitalizm, dine karşı din, tüketim toplumu neyim ver ediyorum cümlelerin arasına. Yani Allah’ı diyorum, böyle şeylere hapsedemezsiniz falan. Ah işte bunlar modernitenin boyundurukluğu altında inleyen zavallı cahil Müslümanların seküler âdetleri dedim mi bir de, tamamdır bu iş. Kandilmiş, aşureymiş, yok efendim mevlit şekeri, kandil simidi… Ahh ahh işte bunlar var ya bunlar hep İslam’ı yeryüzünde gündeme getirmemizdeki en büyük engel diye iliştirdi mi, kapıyorum gündemi berat gecelerinde. Aaa bak, söylemeden de geçmeyim, iki rekat muhafazakârlığa sövmeden de geçmiyorum tabi. Yüzyıllardan beri ‘’amenna ve saddakna’’ diyen bir toplumun içinden kopmuş gelmiş bir mukeddasatı bid’at deyip yıkıp geçtiğimde elimde kalan harabeye ‘’işte bu katıksız İslam’’ demeyi de elbette put kırmak sanıyorum(!)

‘’Duvarda değil, hayatımızda Kur’an olsun’’ diye samimi insanların üzerine çöreklenenler, Kur’an’ı öpüp alnına değdirdikten sonra onu kaplara sarıp başının üzerinde saklayanların her mukadddesatına sövmeyi gerçek Müslümanlık belledi. Put kırıcılık diye bir put icat ettiler. Ezber bozmağa geldik diyenler Kur’an’ı hayatına ezber edenlerin samimiyetinden hiç haz etmedi. ‘’İslam bir hayat nizamıdır’’ diye sıfatımıza parmak sallayan kim varsa elimizden aşkı aldı. Namazı sadece toplumsal mesajlar veren bir ritüel olarak görünce, o güzel Peygamber’in bir gece vakti gözyaşlarıyla kıldığı teheccüh namazlarının adı da manifestolarda yer bulamadı haliyle.

Bazlama açan annelerin ellerindeki merhametin zerresini kalbinizde taşıyor olsaydınız, kuşu ölen çocuğu taziye ziyaretine giden Peygamber’i de anlamış olurdunuz. Cafe köşelerinde lattelerinizi yudumlarken kurduğunuz cümleleriniz ‘’saray tekebbürdür’’ diye eleştirdiğiniz Hz. Muaviye (ra)’nin sarayından fersah fersah daha fazla kibir kokuyor.