yalnız ve ama asla tek başına değilDenemeler

kendimizi, kalbimizden geçenleri, doğru bildiklerimizi, sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi saklamak; bir işe girdiğimizde kalbimiz bayram yeri olmuşken afili bir poz verek deyû sevincimizi örselemek; yüksek ideallere kitlenmiş hayatlarımızın içinden geçerken annemizin beyaz saçını gördüğümüzde hüznümüzü kalbimize gömüp kemâlizm eleştirisi yapmak; verdiğimiz sözlerin bizleri bağladığı yolda yürürken ayağımıza batan, canımızı acıtan her dikene sanki bir marifetmiş gibi görmezden gelmek… âh ne büyük hata imiş. bugün, her otel odasında, her başımı yastığa koyduğumda, hayatımı geriye sarıp bakıyorum. bir işyerinde, bir konferansta, bir aile toplantısında sırf yanlış anlaşılmama uğruna susmanın, içindekileri içinde bırakmanın, “yahu  oğuzhan asiltürk tek adam, diktatör, kendi sözünün üstüne söz söyletmeyen biri değil mi allah aşkına?” diyememenin, “senelerce demokrasi karşıtlığı yaptınız, şimdi ne ara demokrasi talep eder oldunuz?” diye soramamanın, “abi allah aşkına saçmalamayın!” diye haykırmamanın ne büyük bir hata olduğunu düşünüp duruyorum. biliyorum, hepsi geçecek. boynumda bir ağrı, kalbimde bir sızı, üzerimde yüreğimden başka bir muska olmadan; yalnız ve ama asla tek başına değil.
25 Temmuz 2018 • Kişisel Blog

kendimizi, kalbimizden geçenleri, doğru bildiklerimizi, sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi saklamak; bir işe girdiğimizde kalbimiz bayram yeri olmuşken afili bir poz verek deyû sevincimizi örselemek; yüksek ideallere kitlenmiş hayatlarımızın içinden geçerken annemizin beyaz saçını gördüğümüzde hüznümüzü kalbimize gömüp kemâlizm eleştirisi yapmak; verdiğimiz sözlerin bizleri bağladığı yolda yürürken ayağımıza batan, canımızı acıtan her dikene sanki bir marifetmiş gibi görmezden gelmek… âh ne büyük hata imiş. bugün, her otel odasında, her başımı yastığa koyduğumda, hayatımı geriye sarıp bakıyorum. bir işyerinde, bir konferansta, bir aile toplantısında sırf yanlış anlaşılmama uğruna susmanın, içindekileri içinde bırakmanın, “yahu  oğuzhan asiltürk tek adam, diktatör, kendi sözünün üstüne söz söyletmeyen biri değil mi allah aşkına?” diyememenin, “senelerce demokrasi karşıtlığı yaptınız, şimdi ne ara demokrasi talep eder oldunuz?” diye soramamanın, “abi allah aşkına saçmalamayın!” diye haykırmamanın ne büyük bir hata olduğunu düşünüp duruyorum. biliyorum, hepsi geçecek. boynumda bir ağrı, kalbimde bir sızı, üzerimde yüreğimden başka bir muska olmadan; yalnız ve ama asla tek başına değil.