zaman: 1400 sene evvel, yer: mekke!Denemeler

bir adam… müslümanlardan evvel künyesi: ebû’l-hakem. mekke’nin en zenginlerinden. devrin en büyük kervanlarına sahip. emrinde onlarca kölesi var. tüm halkı etkileyen kararların alındığı mecliste alınan kararlar iki dudağının ucunda. bunların üstüne her seyahatinde kestiği onlarca kurban var. hiçbir sefer-ine kâbe’yi tavaf etmeden çıkmayan bir adam. yerdekilere müdahele etmediği sürece gökle barışık yaşamaya alışmış. tek bir husümeti var: o da hazreti peygamber (sas) o’na göre müslümanlar acilen yok edilmesi gereken bir tehdit. onlar sistemden razı değiller. düzene baş kaldırıyorlar. ne tehditlere aldırış ediyor, ne zulme boyun eğiyorlar. peygamber’e (sas) ”sana istediğin makamı, istediğin eşi, istediğin kadar malı-mülkü verelim” diyorlar, tenezzül etmiyor.  oysa kendisinin de yaratıcıyla bir alıp veremediği yok. lakin bu peygamber’in (sas) derdi başka. her kertede devreye allah’ı sokuyor. bu büyük bir tehlike. niye? kölelerin kafası karışıyor. insanların ticarete bakışı değişiyor. insanlar zulümden rahatsız oluyor. müslümanlar kurulu hayat tarzını değiştirmeye namzet olmasa hiçbir sıkıntı yok aslında. buyursunlar kâbe, buyursunlar ibadet etsinler. ama yok illaha siyasi, iktisadi, içtimai her olayda bir tavırları var. konjonktürel davranmıyorlar. reel politiğin izin verdiği kadar müslüman olmaya niyetli değiller. bu adamın adı ebu cehil. cahillerin ve cehaletin babası. yaratıcıyla hiçbir alıp veremediği yok, sadece müslümanların sistemi, düzeni, hayat tarzını eleştirmesine karşı.
18 Tem 2015 • Kişisel Blog

bir adam… müslümanlardan evvel künyesi: ebû’l-hakem. mekke’nin en zenginlerinden. devrin en büyük kervanlarına sahip. emrinde onlarca kölesi var. tüm halkı etkileyen kararların alındığı mecliste alınan kararlar iki dudağının ucunda. bunların üstüne her seyahatinde kestiği onlarca kurban var. hiçbir sefer-ine kâbe’yi tavaf etmeden çıkmayan bir adam. yerdekilere müdahele etmediği sürece gökle barışık yaşamaya alışmış. tek bir husümeti var: o da hazreti peygamber (sas)

o’na göre müslümanlar acilen yok edilmesi gereken bir tehdit. onlar sistemden razı değiller. düzene baş kaldırıyorlar. ne tehditlere aldırış ediyor, ne zulme boyun eğiyorlar. peygamber’e (sas) ”sana istediğin makamı, istediğin eşi, istediğin kadar malı-mülkü verelim” diyorlar, tenezzül etmiyor. 

oysa kendisinin de yaratıcıyla bir alıp veremediği yok. lakin bu peygamber’in (sas) derdi başka. her kertede devreye allah’ı sokuyor. bu büyük bir tehlike. niye? kölelerin kafası karışıyor. insanların ticarete bakışı değişiyor. insanlar zulümden rahatsız oluyor. müslümanlar kurulu hayat tarzını değiştirmeye namzet olmasa hiçbir sıkıntı yok aslında. buyursunlar kâbe, buyursunlar ibadet etsinler. ama yok illaha siyasi, iktisadi, içtimai her olayda bir tavırları var. konjonktürel davranmıyorlar. reel politiğin izin verdiği kadar müslüman olmaya niyetli değiller.

bu adamın adı ebu cehil. cahillerin ve cehaletin babası. yaratıcıyla hiçbir alıp veremediği yok, sadece müslümanların sistemi, düzeni, hayat tarzını eleştirmesine karşı.