Milli Görüş’ün Üç HâliDenemeler
Elbette tanımlamak, tanımlanana saldırmaktır ve her tanımlanan, sadece tanımlayanın zihni kadar kendine bir varoluş sahası açmış olur.
Elbette yapılan her kategori hakikati bir şekilde budar ve gerçek olanı kendi kalıbının içine hapseder. Elbette tanımlamak, tanımlanana saldırmaktır ve her tanımlanan, sadece tanımlayanın zihni kadar kendine bir varoluş sahası açmış olur. Bu da tanımlananın bizatihi kendisine nispetle her daim eksik kalır. Lakin eğer karşımızdaki soyut dünyayı zihnimizdeki doğru tanımlarla anlamlandıramaz ve kategorize edip kaotik boyutundan çıkaramaz isek, anlamlı bir bilinç oluşturamayız. Bu anlamlı bilinç için ise hem içsel olarak hem dışsal olarak tutarlı tanımlara ve buna ek olarak bu tanımları dış dünyaya tutturacak kategorilere ihtiyacımız vardır. Bu yüzden Millî Görüş’ü anlamak için bu üçlü kategoriyi yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
1- İran tipi Millî Görüş:
İslâmcılık birbiriyle mündemiç olan şu üç taleple kaimdir:
a- Kur’ân ve Sünnet’e dönüş,
b- İçtihad kapısının yeniden açılması,
c- Cihad ruhunun uyandırılması.
Millî Görüş’ün prototipi olan İran tipi Millî Görüş, bu taleplerin gerçekleşmesi için, aynı İran’daki gibi bir devlete ve anayasaya ihtiyaç duyar. Devletin müslümanîleşmesinden yanadır. Bir toprak parçasında İslâmî bir nizamdan bahsetmek için devlet anayasasının, kanunların, kurum ve kuruluşların vahye dayalı bir anlayışla düzenlenmesi gerektiğine inanır. Üstten inmecidir. Bu anlayışta devletin misyonu, toplumu ihyâ ve îmar etmektir. Bu anlayış Millî Görüş camiasında nicelik olarak az ama nitelik olarak fazla, yönetiminin en üst kesimiyle temsil edilmektedir.
2- İhvan tipi Millî Görüş:
İhvan tipi Millî Görüş için belli bir toprak parçasında İslâm’dan söz edebilmek için toplum nezdinde müslümanîleşmenin yaygın olması gerekir. Bir toplumun müslümanîleşmesi demek, Müslümanlara ait örf ve âdetlerin, kültürün, yaşam biçiminin kamusal alanda görünür kılınması demektir. İslâmîleşmekten farklı olarak kullandığım bu tanımlama bana aittir ve tartışmaya/eleştirilere açıktır.
İhvan tipi Millî Görüş tepeden inmeci değil, aşağıdan yukarı çıkmacıdır. Toplumun ihyâ ve îmarı için devlet aygıtına ihtiyaç duymaz. Tam tersi, toplumun devlete şekil verdiğine inanır. Bu anlayış Millî Görüş camiasının tabanında hayli yer bulmaktadır. Millî Görüş’ün asıl omurgasını bu anlayış temsil etmektedir.
3- Nahda tipi Millî Görüş:
Nahda tipi Millî Görüş, ne devletin ne de toplumun müslümanîleşmesini öngörmektedir. İhyâ ve îmar kaygısı taşımaz. Yukarıda bahsettiğim İslâmcılığın üç talebiyle arasına mesafe koyar. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, müreffeh bir hayat, insan hakları, sosyal devlet gibi tezleri olumlar; olumlamakla kalmaz, bu kavramları benimser. Bu benimsemeyi Müslümanlığının bir gereği olarak yapar.
Toplumun ihtiyaçlarını gidermeye yönelik ortaya koyduğu söylem ve politikalar ile kitleselleşip siyasi arenada merkezileşme eğilimi gösterirken; modernizm ve sistem karşıtı radikal İslâmcı kesime kullandığı İslâmî söylem ile göz kırpar. İleride İhvan tipi Millî Görüş ile Nahda tipi Millî Görüş arasında büyük tartışmaların yaşanacağını, bunlardan Nahda tipi Millî Görüş’ün galip gelip kendisini Millî Görüş’ün “ana omurgası” dediğim kitleden ayırıp farklı bir kitle ile buluşacağını öngörüyorum.