yürek enfarktı

Fransız kolejinde okuyan küt saçlı bir kız. Edirne sınır kapısında kolunu kırmış Suriyeli bir yetim. Almanya’da dönerci açıp zengin olmuş bir Almancının oğlu. Her birinin hissettiği duygular ve zihninde oluşturduğu düşünceler bir takım rastlantısal olayların zincirleme gelişiminden mi ibaret yoksa hepsinin biricik bir anlamı mı var? Bu soruların ağırlığıyla sıkışan kalbim vapurda önünden geçen insanlara gülücük dağıtan çocuğu görmemle bir nebze ferahlıyor. Sonra Cafer abiyi, yuvarlak gözlüklerini, kutsal bir kitap gibi başucunda sakladığı Nazım Hikmet kitabından bana okuduğu şiiri anımsıyorum:

“hoş geldin bebek

yaşama sırası sende

senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma

ince hastalık yürek enfarktı kanser filan

işsizlik açlık filan

tiren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını

kuraklık falan

karasevda ayyaşlık filan

polis copu hapishane kapısı falan

senin yolunu gözlüyor atom bombası falan

hoş geldin bebek

yaşama sırası sende

senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan.”