Hasan’ı Yenme DuasıDenemeler
On beş yaşındayken, yani sivilcelerim yeni çıkmış, sesimde ve vücudumun bilumum bölgesinde anlamsız birçok değişikliğin olduğu dönemde, bir gece yarısı, babamın işyerinden getirdiği A3 kâğıda şöyle karalamıştım: “Rabbim, sınıftaki en komik ikinci kişiyim. En çalışkan ikinci kişi, en uzun ikinci kişi, en hızlı koşan ikinci kişi… Hem futbolda hem basketbolda hem masa tenisinde en iyi ikinci kişiyim. Yalvarırım sana, yarınki satranç maçında Hasan’ı yeneyim.” Olmadı, yenemedim. Önce atıyla şahımı sıkıştırdı, nefesim sıkışmış hamlelerini karşılamaya çalışırken de kalesiyle işimi bitirdi. Şah ve mat. Hâlâ, birçok gece, başımı her yastığa koyduğumda kendimin bir en-ini bulduğum hayallere dalarım. Peynir fiyatlarının konuşulduğu bir ortamı hayal ederim mesela: “Eskiden Bim’in Murat Peyniri çok iyiydi,” der, sonra da eklerim: “Şimdi çok bozdular ama, peynirin hası Altunbilekler’de.” Herkes memnun ve mutmain bir surat ifadesi takınıp “Peynirden de en iyi Ömer anlar canım!” diye başını sallayarak gururla bana bakar. Ben hiç oralı olmam. Yüzüme sıkkın bir ifade takınıp bunların benim için sıradan şeyler olduğu intibaı uyandırması için önce telefonda rehberi açar, Hasan’ın telefon numarası bulur, “home” tuşuna basar ve telefon ekranını kapatırım. Sonra, bir başka gece, senelerce başörtüsü mücadelesi vermiş Refah Partili bir kadın olur; şimdilerse ise başımı açar ve en iyi İslâmcı feminist kadın yazar olurum. Bir başka […]
On beş yaşındayken, yani sivilcelerim yeni çıkmış, sesimde ve vücudumun bilumum bölgesinde anlamsız birçok değişikliğin olduğu dönemde, bir gece yarısı, babamın işyerinden getirdiği A3 kâğıda şöyle karalamıştım: “Rabbim, sınıftaki en komik ikinci kişiyim. En çalışkan ikinci kişi, en uzun ikinci kişi, en hızlı koşan ikinci kişi… Hem futbolda hem basketbolda hem masa tenisinde en iyi ikinci kişiyim. Yalvarırım sana, yarınki satranç maçında Hasan’ı yeneyim.”
Olmadı, yenemedim. Önce atıyla şahımı sıkıştırdı, nefesim sıkışmış hamlelerini karşılamaya çalışırken de kalesiyle işimi bitirdi. Şah ve mat.
Hâlâ, birçok gece, başımı her yastığa koyduğumda kendimin bir en-ini bulduğum hayallere dalarım. Peynir fiyatlarının konuşulduğu bir ortamı hayal ederim mesela: “Eskiden Bim’in Murat Peyniri çok iyiydi,” der, sonra da eklerim: “Şimdi çok bozdular ama, peynirin hası Altunbilekler’de.”
Herkes memnun ve mutmain bir surat ifadesi takınıp “Peynirden de en iyi Ömer anlar canım!” diye başını sallayarak gururla bana bakar. Ben hiç oralı olmam. Yüzüme sıkkın bir ifade takınıp bunların benim için sıradan şeyler olduğu intibaı uyandırması için önce telefonda rehberi açar, Hasan’ın telefon numarası bulur, “home” tuşuna basar ve telefon ekranını kapatırım.
Sonra, bir başka gece, senelerce başörtüsü mücadelesi vermiş Refah Partili bir kadın olur; şimdilerse ise başımı açar ve en iyi İslâmcı feminist kadın yazar olurum. Bir başka gece, dünyanın en iyi edebiyatçısı olur Nobel’i reddeder; diğer gece, siyasetçi olup türlü kurnazlıklarla rakiplerimi alt üst eder, alt ettiğim rakiplerime herkesin içinde Twitter’dan komikli video gönderir binlerce retweet alırım.
Rabbim, artık otuzlu yaşlara merdiven dayadım. Ben bu Hasan’ı yenemiyorum. Ya sen gel ya beni oraya aldır.
Fotoğraf: İstiklal Caddesi, 2019/Nisan