Gördünüz YaDenemeler

– Uzun boylu, gözlüklü! Sen neden öyle değişik yürüyorsun? Bilmiyorum komutanım! – Oğlum, rahat bıraksana kendini. Sağ el, sol ayak; sol el, sağ ayak. Yapıyorum komutanım! – Yahu neden kasıyorsun kendini, rahat bıraksana kendini! Bırakamıyorum komutanım. Mesela şu an sizin eşinizle olan ilişkinizi düşünüyorum. Okul hayatınızı… Sonra… Şimdi size bir tokat atsam neler olur acaba diye düşünüyorum. Sahi, ne tuhaf olurdu, di’mi? Ha-ha! Şimdi çocukluğunuzdayım komutanım. Sarı çorabına kâğıt para sıkıştırmış bir teyzenin kucağındasınız mesela şu an. Neden sonra bir garson kız geliyor komutanım. Allah Allah, kafede miyiz? Garson kızın serçe parmağı yamuk, küçükken kırılmış sanırım. Hay Allah, garson kız da nereden çıktı şimdi? Odaklanamıyorum komutanım, rahat bırakamıyorum kendimi. Siz bana bakarken sizi sakala boyayıp sonra tıraş ediyorum, ha-ha! İnanır mısınız, elinize kolonya döküp şap şap suratınıza vururken gözünüzdeki kendini beğenmeyi bile yakalıyorum. Sağ el, sol ayak… Ha, ne diyorduk komutanım? Reel hayata odaklanamıyorum. İnanır mısınız komutanım, ALES’teyken üniversitedeki bir arkadaşıma çok sinirlenmiş ve çıkışta aramıştım. KPSS’deyken gözetmenimi evlendirmiş, sonra eşinden şiddet gördüğü için babamın ofisine getirtmiş, sonra da “Hanımefendi, burası emlak ofisi. Çıldırdınız sanırım!” diye terslemiştim. Boynunu bükmüş, ofisten tam çıkarken üzülmemesi gerektiğini ve hepsinin geçeceğini söylemiştim. Müteşekkir bir ifadeyle bana baktığı sırada “Sonuçta hepsini ben yarattım, ha-ha!” diye kahkaha […]
25 Aralık 2018 • Kişisel Blog

– Uzun boylu, gözlüklü! Sen neden öyle değişik yürüyorsun?

  • Bilmiyorum komutanım!

– Oğlum, rahat bıraksana kendini. Sağ el, sol ayak; sol el, sağ ayak.

  • Yapıyorum komutanım!

– Yahu neden kasıyorsun kendini, rahat bıraksana kendini!

  • Bırakamıyorum komutanım. Mesela şu an sizin eşinizle olan ilişkinizi düşünüyorum. Okul hayatınızı… Sonra… Şimdi size bir tokat atsam neler olur acaba diye düşünüyorum. Sahi, ne tuhaf olurdu, di’mi? Ha-ha! Şimdi çocukluğunuzdayım komutanım. Sarı çorabına kâğıt para sıkıştırmış bir teyzenin kucağındasınız mesela şu an. Neden sonra bir garson kız geliyor komutanım. Allah Allah, kafede miyiz? Garson kızın serçe parmağı yamuk, küçükken kırılmış sanırım. Hay Allah, garson kız da nereden çıktı şimdi? Odaklanamıyorum komutanım, rahat bırakamıyorum kendimi. Siz bana bakarken sizi sakala boyayıp sonra tıraş ediyorum, ha-ha! İnanır mısınız, elinize kolonya döküp şap şap suratınıza vururken gözünüzdeki kendini beğenmeyi bile yakalıyorum. Sağ el, sol ayak… Ha, ne diyorduk komutanım? Reel hayata odaklanamıyorum. İnanır mısınız komutanım, ALES’teyken üniversitedeki bir arkadaşıma çok sinirlenmiş ve çıkışta aramıştım. KPSS’deyken gözetmenimi evlendirmiş, sonra eşinden şiddet gördüğü için babamın ofisine getirtmiş, sonra da “Hanımefendi, burası emlak ofisi. Çıldırdınız sanırım!” diye terslemiştim. Boynunu bükmüş, ofisten tam çıkarken üzülmemesi gerektiğini ve hepsinin geçeceğini söylemiştim. Müteşekkir bir ifadeyle bana baktığı sırada “Sonuçta hepsini ben yarattım, ha-ha!” diye kahkaha atmıştım. O da dönüp bana tokat atmıştı. Ha, ne diyorduk? İşte dikkat diyorduk… Gördünüz ya komutanım, dağılıyorum. Ha-ha! Lan komutan, ne adamsın!

– Ne bakıyon lan yüzüme?