kan, ölüm, bıçak, boğaz; ey oğul bilesin bu kurban!Denemeler

ebeveynler kurban kesilirken çocukları görmesin diye bebelerin eline tablet tutuşturuyor. tablete bakan çocuk kafa kesen sakallı adamlar görüyor. gazetelerin manşetlerinde daha gencecik aklına şüphe düşürten manşetleri okuyor, körpecik vicdanına parlak bedenlerin fitnesi düşüyor.  büyüyor ve mcdonals’tan ‘işte bunu seviyorum’ deyip mcchicken çift kişilik menü alıyor. fişi cebine koyuyor, kolasından bir fırt çekip kasiyere gülümsüyor. modern insan olarak sonuca bakıyor. kent hayatının gerekliliklerini yerine getirmenin mutluluğu ile oturuyor masasına. tam on üç dakikadır bakamadığı iphone’una meylediyor eli. babasından gelen mesaj ile yüzünü buruşturuyor. arkadaşı ile göz göze geliyor, yazdığı mesajı okuyarak hem babasına hem de arkadaşına cevap vermiş oluyor: ‘’ kurban nedir yaa, hayvanlara zulüm, bari bi yere falan yaptırsaydınız!!! ‘’ sonrada arkadaşına dönüp ekliyor: ‘’yarın kurban bayramı ya, kurbanlık almaya gidiyorlarmış da beni de çağırıyolar.’’  arkadaşı başıyla onaylayıp başlıyor söze: ‘’ abi küçücük çocukların gözü önünde kesiyorlar kurbanı, üstüne bir de kendileri kesiyor, yazık ya hayvana, boğaz falan hep kan gölü olmuştur kesin, aptal, cahil, yobaz, gerici, kültürsüz, modernlikten nasibini alamamış aptal bu halk  ‘’   -arkadaşı bu cümleleri kurarken aradan dört dakika geçtiği için iphone’unu açıp kapatıyor.-  çocuk ve arkadaşı on üç dakika boyunca iphone 6s’ten, toplumun cahilliğinden, mcdonals’ın iyice bozduğundan, face’deki o komik videodan, pederin harçlıkları az tuttuğundan, iyi bir […]
5 Ekim 2014 • Kişisel Blog

ebeveynler kurban kesilirken çocukları görmesin diye bebelerin eline tablet tutuşturuyor. tablete bakan çocuk kafa kesen sakallı adamlar görüyor. gazetelerin manşetlerinde daha gencecik aklına şüphe düşürten manşetleri okuyor, körpecik vicdanına parlak bedenlerin fitnesi düşüyor.  büyüyor ve mcdonals’tan ‘işte bunu seviyorum’ deyip mcchicken çift kişilik menü alıyor. fişi cebine koyuyor, kolasından bir fırt çekip kasiyere gülümsüyor. modern insan olarak sonuca bakıyor. kent hayatının gerekliliklerini yerine getirmenin mutluluğu ile oturuyor masasına. tam on üç dakikadır bakamadığı iphone’una meylediyor eli. babasından gelen mesaj ile yüzünü buruşturuyor. arkadaşı ile göz göze geliyor, yazdığı mesajı okuyarak hem babasına hem de arkadaşına cevap vermiş oluyor: ‘’ kurban nedir yaa, hayvanlara zulüm, bari bi yere falan yaptırsaydınız!!! ‘’ sonrada arkadaşına dönüp ekliyor: ‘’yarın kurban bayramı ya, kurbanlık almaya gidiyorlarmış da beni de çağırıyolar.’’  arkadaşı başıyla onaylayıp başlıyor söze: ‘’ abi küçücük çocukların gözü önünde kesiyorlar kurbanı, üstüne bir de kendileri kesiyor, yazık ya hayvana, boğaz falan hep kan gölü olmuştur kesin, aptal, cahil, yobaz, gerici, kültürsüz, modernlikten nasibini alamamış aptal bu halk  ‘’   -arkadaşı bu cümleleri kurarken aradan dört dakika geçtiği için iphone’unu açıp kapatıyor.-  çocuk ve arkadaşı on üç dakika boyunca iphone 6s’ten, toplumun cahilliğinden, mcdonals’ın iyice bozduğundan, face’deki o komik videodan, pederin harçlıkları az tuttuğundan, iyi bir iddia kuponunun gereklerinden konuşuyor. çocuk on üç dakika geçtiğini ve iphone’una bakmadığını hissediyor ve alelacele iphone’unu açıyor. babasından on altı mesajı var. irkiliyor. ‘’bir saniye ağbi ya’’ deyip mesajları okumaya koyuluyor:

 ”oğulcanım,  bu kurban bayramında hayvanımızı ben keseceğim. O’nun benim hakkımda hükmettiğine boyun eğeceğim. bir canlının ölümünü müşahede edeceğim. şehir hayatının tüm putlarının boynuna bıçak sallayacağım. kent hayatının farzlarına isyan edeceğim. onunla kendimi öldüreceğim. yediğim etin mcdonals mutfağından değil O’nun rızkından geldiğine iman edeceğim. canın ne denli kıymetsiz olduğunu kurbanın gözünde göreceğim. daha fazla konfora tapındığımız her dakikanın bizi biraz daha ölümsüz yaptığına inandığımız bugünlerde, konfor tanrısının alnına kurbanımın kanını süreceğim. canımoğul, hakkını helal et. hayvana zulmetmeyelim nidalarıyla çıktığım yolda sana ettiğim zulmü unuttum. eğer O isterse seni de kesmek zorunda olacağım bilincini sana anlatamadan büyüdün gittin. o gün diyemedim ama şimdi söylemek istiyorum sana: tek kutsal olan O’dur. ondan gayrısı yoktur. hepimiz çok kolay öleceğiz. biz kutsal değiliz. en değerlimiz onun yoluna verilir. işçisinin de patronun da bir kurbanı boğazladığı bir sistemde adaletsizlik söz konusu olamaz. ortada ilahi irade vardır. bu irade cana son verir. o emir tüm reel değerlerin boğazını keser. işte öyle oğul, bu bayram kurbanımızı ben keseceğim. seni de yanımda görmek istiyorum. çabuk eve gel.”

ısırdığı mcchicken boğazına durmuştu. ağzının da tadı kalmamıştı zaten. arkadaşına baktı, onunda yüzü sapsarı kesilmişti. göz göze geldiler, sıra sözdeydi. çocuk bozdu sessizliği: ”- bizim peder yaşlanıyor ya abi yaa saçmalıyor gene.” yine de arkadaşının tadı kaçmıştı. ikisi de bıraktıklar mcchickenlerını masaya. ”kahve içelim mi?” dedi arkadaşı. olur dedi çocuk, zaten ikiside çoktan starbucks’a meyletmişlerdi.. ömer burak tek