Maz’lum, Mah’sun ve Ma’sum OlmakDenemeler
Biz güzel kalalım abicim, bedeli ağır olsun yeter ki… Ama ne olur mazlûm, mahzûn ve masûmluktan asla taviz vermeyelim.
Bir fahişenin boynunun bükük kaldığı tam o anlarda, iri kıyım camii cemaatinin akşam namazını müteakip anason kokulu şadırvanlarda terkip ettiği cümlelerde bize dair olumlu kanaatlerini camilerin eskiye nazaran ne denli ferah ve bol klimalı oluşuna bağlamasının olabilitesini her tahayyül edişimde yüreğimin tam ortasına bir öküz oturuyor abicim.
İstiyorum ki Müslümanlığımız herkes ama herkes için insan onuruna yaraşan bir hayatın teminini arzu etmeye tekabül etsin. Bir fahişenin piyasaya sürdüğü etini sömüren ekonomik çarklara diş bileyişlerimiz olsun. Sadece Anadolu, Orta Doğu veya Müslüman coğrafyada değil; Allah’ın kullarına mescit kıldığı tüm dünyanın müstekbirlerine karşı kaldıralım başımızı.
Şeşkaza dahi olsa, zulmün tasallutunda inim inim inilerken, mazlumluğumuzdan mağduriyetler bileyip, biz de kendimize serbest piyasada bir yer devşirmek için kalbimizde zalimlere karşı en ufak bir aralık bulundurmayalım.
Biz, mazlûm, mahzûn ve masûmlukta ısrarcı olalım abicim. Başkanlarımız Volvo, Mercedes kullanmasınlar mesela. Şehrin muktedirlerine karşın bizim iktidar alanımız yalnızca bir menemene üç kişi ekmek banabilecek kudrette olsun ama yeter ki Afrikalı tüm yetimlere bir gün İskender ısmarlama düşleri götürelim yastığımıza her gece.
Afili takım elbise, çokça danışman ve bol soslu CV’lerin adamı da olmayalım; yanı başımızda yaşlı bir teyzenin ağlayışına tepkimizde pek akıllı telefonumuzun ekranına kilitlenişten ibaret de olmasın.
Biz güzel kalalım abicim, bedeli ağır olsun yeter ki… Ama ne olur mazlûm, mahzûn ve masûmluktan asla taviz vermeyelim.