who caresDenemeler
tam 10 sene önce, “amaan, kim takar, salla gitsin!” anlamında facebook’a “who cares?” yazmıştım. duvarlarında ömer burak tek-“kimin umrunda?” diye bir yazı gören birkaç kişi söylediğimi yanlış anlayıp “benim!” diye yorum yazmıştı. ne tuhaf! o yorumu yazan kişiler hâlâ kalbimi sanki yavru bir serçeyi avuçlarında taşıyor gibi tutmaya devam ediyor. elbette ben de onlarınkini. tam 10 sene sonra, bir gece yarısı, neredeyse her bir anımı sakladığım devasa arşivimin derinliklerinden çıkardığım o ana ait screenshot’ın bende başka düşündürdükleri de var tabii: sahi, kim kimin umurunda? senelerce aynı işyerini paylaştığımız bir iş arkadaşımız mesala. en ufak bir çıkar için bizi satması kaç dakika sürer acaba? “asla bitmez!” deyip sarıp sarmaladığımız arkadaşlarımız kaç yılda elimizde un ufak olur dersiniz? senelerce aynı yastığı paylaştığımız eşimiz… biz öldükten sonra bizi unutması kaç ay sürer ki? hatta ne dersiniz, beyni belki çoktan o’nun için bir yerlerde yedeklemiştir bile en iyi ihtimali? yok yahu, karamsarlık değil bu, realite. hepimizin küçük hesapları vardır. insan bazen kendi hesabına çok fazla dalar da kendisinin de başka bir insanın hesabı olduğunun ayırdına varamaz. kendini bazen insanların çok umurunda zanneder. oysa… değildir. *fotoğraf: kadıköy sahil, dokuzmartikibinondokuz.
tam 10 sene önce, “amaan, kim takar, salla gitsin!” anlamında facebook’a “who cares?” yazmıştım. duvarlarında ömer burak tek-“kimin umrunda?” diye bir yazı gören birkaç kişi söylediğimi yanlış anlayıp “benim!” diye yorum yazmıştı. ne tuhaf! o yorumu yazan kişiler hâlâ kalbimi sanki yavru bir serçeyi avuçlarında taşıyor gibi tutmaya devam ediyor. elbette ben de onlarınkini. tam 10 sene sonra, bir gece yarısı, neredeyse her bir anımı sakladığım devasa arşivimin derinliklerinden çıkardığım o ana ait screenshot’ın bende başka düşündürdükleri de var tabii: sahi, kim kimin umurunda? senelerce aynı işyerini paylaştığımız bir iş arkadaşımız mesala. en ufak bir çıkar için bizi satması kaç dakika sürer acaba? “asla bitmez!” deyip sarıp sarmaladığımız arkadaşlarımız kaç yılda elimizde un ufak olur dersiniz? senelerce aynı yastığı paylaştığımız eşimiz… biz öldükten sonra bizi unutması kaç ay sürer ki? hatta ne dersiniz, beyni belki çoktan o’nun için bir yerlerde yedeklemiştir bile en iyi ihtimali? yok yahu, karamsarlık değil bu, realite. hepimizin küçük hesapları vardır. insan bazen kendi hesabına çok fazla dalar da kendisinin de başka bir insanın hesabı olduğunun ayırdına varamaz. kendini bazen insanların çok umurunda zanneder. oysa… değildir.
*fotoğraf: kadıköy sahil, dokuzmartikibinondokuz.