hâlâ orda kimse kaldı mı?Denemeler

binlerce insana hitap eden tv8’de hülya avşar’ın kendisini aldattığı kocasına şuh kahkahalar eşliğinde ”beni neden aldattın?” sorusunu yöneltmesinde hiçbir beis görmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen, sahibinin pek muhterem muhafazakar ciner grubu olduğu show tv’de nezaket kurallarının, medeni olma ölçütünün sol elle yemek yemek olduğunun söylenmesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen, bankaların her geçen gün kâr rekorları kırdığı, gelir adaletsizliğin arttığı, binlerce suriyeliyi sokaklarında ağırlayan türkiye’de, yemek programlarının ardı kesilmeksizin yayınlanmasında hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen, hırsın en iğrenç şekilde ayyuka çıktığı; diplomanın, ortalamanın, koltuğun, ihalenin, mevkinin, makamın, daha pahalının, daha cafcaflının peşinde, bir üsttekine sahip olana tapınarak hayatın geçip gitmesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen, tamahın kişisel gelişim uzmanlarınca önümüze servis edildiği, ”en iyisine sen layıksın” yüzsüzlüğüyle pompalanan insan türünün haliyle kanaat lafını duyunca burun kıvırmasında, bir de bu insanların rasulullah’ın yolunda ehl-i sünnet olduğu söylemesinde hiçbir beis görmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen, açıktan ve gizliden; her sözümüzde, her gülüşümüzde, her arabada gaza basışımızda, her liderimizi övdüğümüzde, her cemaatimizi anlattığımızda, her görüşümüzü açıkladığımızda, her iletimizde, her ”nacizane ben şöyle düşünüyorum” deyişimizde kibrin, ego tatmininin, büyüklenmenin ta iliklerimize kadar işlemesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğu düşünen, amelimizi beğenip, çabamızı/gayretimizi/işimizi kıymetli görüp, ona güvenmemizde; halimizde, tavrımızda […]
22 Aralık 2014 • Kişisel Blog

binlerce insana hitap eden tv8’de hülya avşar’ın kendisini aldattığı kocasına şuh kahkahalar eşliğinde ”beni neden aldattın?” sorusunu yöneltmesinde hiçbir beis görmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

sahibinin pek muhterem muhafazakar ciner grubu olduğu show tv’de nezaket kurallarının, medeni olma ölçütünün sol elle yemek yemek olduğunun söylenmesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

bankaların her geçen gün kâr rekorları kırdığı, gelir adaletsizliğin arttığı, binlerce suriyeliyi sokaklarında ağırlayan türkiye’de, yemek programlarının ardı kesilmeksizin yayınlanmasında hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

hırsın en iğrenç şekilde ayyuka çıktığı; diplomanın, ortalamanın, koltuğun, ihalenin, mevkinin, makamın, daha pahalının, daha cafcaflının peşinde, bir üsttekine sahip olana tapınarak hayatın geçip gitmesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

tamahın kişisel gelişim uzmanlarınca önümüze servis edildiği, ”en iyisine sen layıksın” yüzsüzlüğüyle pompalanan insan türünün haliyle kanaat lafını duyunca burun kıvırmasında, bir de bu insanların rasulullah’ın yolunda ehl-i sünnet olduğu söylemesinde hiçbir beis görmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

açıktan ve gizliden; her sözümüzde, her gülüşümüzde, her arabada gaza basışımızda, her liderimizi övdüğümüzde, her cemaatimizi anlattığımızda, her görüşümüzü açıkladığımızda, her iletimizde, her ”nacizane ben şöyle düşünüyorum” deyişimizde kibrin, ego tatmininin, büyüklenmenin ta iliklerimize kadar işlemesinde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğu düşünen,

amelimizi beğenip, çabamızı/gayretimizi/işimizi kıymetli görüp, ona güvenmemizde; halimizde, tavrımızda mensup olduğumuz cemaat, grup, görüş, millet, düşünce üzerinden kendimizi seçkin, Allah katında makbul saymamızda hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğu düşünen,

konjonktür gereği içimizi açamasak da, içten içe buğzun doruklarında her gece kafamızı yastığa koymamızda; sırf bizim gibi değil diye, sırf nefret ettiğimiz insanlardan nefret etmiyor diye, sırf bizimle aynı politik çizgide değil diye, sırf bizim doğru gördüğümüz şeyi yapmıyor diye, hatta o’nun gibi olamadık diye içten içe birbirimizi sevmememizde, kin gütmemizde, haset etmemizde, buğz etmemizde hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğu düşünen,

‘’kendimizi aştığımız, kendimizi keşfettiğimiz, içimizdeki kahramanı keşfettiğimiz, sınırlarımızı zorladığımız’’ şu modern zamanlarda arızi olanın meşrulaştırılmasında, haddi aşmanın süslü kelimelerle üstümüze boca edilmesinde; kendimizi diğerlerinden daha değerli, daha kıymetli, hak yolda olduğumuz için tecavüzkarane davranmakta, zalimleşmekte, düşmanlaşmakta hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

sırf bir takım menfaatler elde etmek için riya ve gösterişin bu denli içimize sirayet etmesinde, hatta bunların artık normal şeylermiş gibi anlaşılmasında, müsteşar koltukları süsleyen seccadelerde, protokol yoluna iliştirilen israfın daniskası cemaatsiz camilerde, menfaatin ve aziz Allah’ın rızasının aynı gönle sığdırılmaya çalışılmasında hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğu düşünen,

yardımlaşmanın, çay ısmarlamanın, sofraya davet etmenin zarar kabul edilmesinde; enaniyet, benlik ve rekabetin bu denli hortlatılmasında; ihtiyatın köşeye bırakıldığı, itidâl-i dem’in son zerresinin de raflara kaldırılmasında hiçbir beis görülmemesinde bir gariplik olduğunu düşünen,

soruyorum,

sahi,

hâlâ or’da kimse kaldı mı?

ömer burak tek

yirmi iki şubat iki bin on altı