
23 Haz hem televizyondaki hocaları sevip hem tanrıyı sevemezsiniz
Trilyonluk daire sahiplerinin dişinin kovuğu kadar parayla, bir aylık emeğinin yarısını kiraya veren insanlara iftar vermesi, dinin, sömürünün ve zulmün sürekliliği için araçsallaştırıldığını gösterir.
Bugün Türkiye’de 10 milyon insan faiz batağına düşmüş ve faiz meşru bir hâle geldiyse bunun müsebbibi muhafazakâr hocaefendiler, şeyhler, din görevlileri ve bilcümle sistem eleştirisi getirmeyen alimlerdir.
Sömürünün ve zulmün yürürlükte olması, Müslümanların kalplerinde nokta kadar dahi olsa zalimliğe aralık bırakmaları ile mümkündür. Bugün Müslüman kitleler için din bir afyondur.
Hıristiyanların pazar günü kiliseye gidip, çıkışta bağış toplaması ve dinin iktisadî, siyasî veya toplumsal hiçbir etkisinin olmaması ile; Müslümanların cuma günü camiiye gidip, namaz akabinde yardım toplaması ve dinin toplumsal hiçbir kertede başat etken olmasını umurmaması arasında herhangi bir fark yoktur.
Eğer televizyonlardaki din alimleri diye kakalananlar olmasa, Müslüman toplumsallığın enerjisi ile tarumar olacak olan İslâm’â göre birçok arizî kurum ve kuruluş; kasıtlı olarak bu enerjinin yanlış yere yönlendirilmesi ile Müslüman toplum içinde kendine daha büyük bir yer edinmekte ve Müslümanlar nezdinde meşru bir hâle gelmektedir.
”İman ediyorum” diyerek manevi rahatlığa eriştikten sonra, ”İman ettiklerimi takmıyorum”diyerek maddi refaha erişenler için din; yoksulun, yoksunun, garibin, gurebanın ve yolda kalmışın isyan etmemesi için en etkili silahtır.
Hazreti Peygamber (sas) gece vakti teheccüh namazını da eda etmiş, sömürü üzerine inşâ edilmiş Yahudi pazarının karşısına yine tüm insanların hakkını alabildiği İslâm pazarını da inşâ etmiştir.