islâmî hassasiyet olarak faiz oranlarını aşağı çekmekDenemeler

Merkez Bankası ile Hükûmet arasında ”faizleri indirirsin, indirmezsin” cedelleşmesinin sürdüğü sıralarda, iki seneyi aşkın süredir severek ve itinayla takip ettiğim bir ekonomist, konuyla ilintili blog-unda bir yazı paylaşmıştı bundan bir buçuk sene evvel. Şaşırtan veya beni bir kalp burukluğuna gark eden elbette bu yazı olmadı. Hocamız yine en bilimsel verileri ver etmişti önümüze ve yine yapılabilecek en sağlam tespitleri bir bir dizmişti. Bize düşen yazıyı okumak, analiz etmek ve ”fav-a atmaktı” illaki.  Lakin bu sefer öyle olmadı. Yaklaşık on sekiz tane soru vardı ve hocamızın bir tanesine verdiği cevap bir hayli ilginçti. Bir arkadaş ”hocam sizce Hükûmet neden faizleri düşürmek istiyor?” diye soruyor, hocamız ise şöyle cevaplıyordu: ”İslâmî hassasiyetlerinden dolayı olmasın!?” Yani hocamıza göre siyasal iktidar sahiplerinin faizleri aşağı çekme telaşının başat etkeni, müktedirlerin Müslümanca yaşamaya dair bir takım kaygıları kalplerinde taşıyor olmalarıydı. Duracak değildim ve bazısı tüyden, bazısı demir cümleler düzüverdim hemencicik hoca(!)mızın bu cevabının altına. Lakin ne pörsümekten alıkoyabilecekti cümleler dünyayı, ne de kahredebilecekti. Çünkü bizler hoca bellediklerimizle aynı alfabeyi kullanıyor olsak da, birbirimizin cümleleriyle birbirimize hep yaban kalacaktık. Birbirimizi hep anlayacak, ama hiç anlaşamayacaktık. Demek ki 2. Yalta Konferansı mümkündü, ama bunun ”alanında uzman” hocalarla en ufak bir alakası yoktu. Bu da bana hocamızın öğrettiği en kıymetli şeydi, […]
24 Kas 2015 • Kişisel Blog

Merkez Bankası ile Hükûmet arasında ”faizleri indirirsin, indirmezsin” cedelleşmesinin sürdüğü sıralarda, iki seneyi aşkın süredir severek ve itinayla takip ettiğim bir ekonomist, konuyla ilintili blog-unda bir yazı paylaşmıştı bundan bir buçuk sene evvel.

Şaşırtan veya beni bir kalp burukluğuna gark eden elbette bu yazı olmadı. Hocamız yine en bilimsel verileri ver etmişti önümüze ve yine yapılabilecek en sağlam tespitleri bir bir dizmişti. Bize düşen yazıyı okumak, analiz etmek ve ”fav-a atmaktı” illaki. 

Lakin bu sefer öyle olmadı. Yaklaşık on sekiz tane soru vardı ve hocamızın bir tanesine verdiği cevap bir hayli ilginçti. Bir arkadaş ”hocam sizce Hükûmet neden faizleri düşürmek istiyor?” diye soruyor, hocamız ise şöyle cevaplıyordu: ”İslâmî hassasiyetlerinden dolayı olmasın!?”

Yani hocamıza göre siyasal iktidar sahiplerinin faizleri aşağı çekme telaşının başat etkeni, müktedirlerin Müslümanca yaşamaya dair bir takım kaygıları kalplerinde taşıyor olmalarıydı.

Duracak değildim ve bazısı tüyden, bazısı demir cümleler düzüverdim hemencicik hoca(!)mızın bu cevabının altına. Lakin ne pörsümekten alıkoyabilecekti cümleler dünyayı, ne de kahredebilecekti. Çünkü bizler hoca bellediklerimizle aynı alfabeyi kullanıyor olsak da, birbirimizin cümleleriyle birbirimize hep yaban kalacaktık.

Birbirimizi hep anlayacak, ama hiç anlaşamayacaktık. Demek ki 2. Yalta Konferansı mümkündü, ama bunun ”alanında uzman” hocalarla en ufak bir alakası yoktu. Bu da bana hocamızın öğrettiği en kıymetli şeydi, çünkü aslında o gün ayırdına vardım ki, seneler boyunca bu arkadaşın bana öğrettiği tek şey buydu.