muhafazakâr söylem alanından kendi gündemimize hicret üzerineDenemeler

MUHAFAZAKAR SÖYLEM ALANINDAN KENDİ GÜNDEMİMİZE HİCRET ÜZERİNE Coca Cola’nın def-ü içün, bilhassa da hamburgerin ıslahı, ıslahı mümkün değilse de kahru içün çıkmışlardı Müslümanlar yola. Artık ne ekşi ayranın, ne de bazlama açan analarımızın boynu bükük kalacaktı. Tekbirlerle çıkılmıştı yola. Lakin sonuç beklenen gibi olmadı. Şimdi ”Tekbir” bir firma markası, o yollar da asfalt oldu; artık Coca-Cola distribütörleri vızır vızır adımlıyor köyümüzde her karışı.  *** Bir eline siyasal iktidar, bir eline sermaye verilip muhafazakârlaşan, muhafazakârlaştıkça sömürü ve zulmün tüm kurum, kuruluş ve ideolojilerini içselleştiren insan kümelerine diş bileyen bir avuç insan, muhakkak ki her zaman diliminde varlığını koruyacaktır.  Bu var oluşu korumanın, korumaktan öte bu var oluşu sistem için bir tehdite dönüştürecek olan şey, bu bir avuç insanın kendi gündemini oluşturmasıdır; sistem içindeki farklı iktidar öbeklerinin kendi içlerindeki cedelleşmesini, toplum nezdinde hak-batıl savaşı olarak göstermelerine izin vermeyişidir; her toplumsal krizde ana akım medyanın etki alanına girmeyişidir. Neden böyle? Çünkü sistem tektir. Bu tekliğin içinde de, kendi içinde farklı iktidar alanları taşır. Siyasal iktidara karşı bir muhalefet partisi olması için, sistem, bir takım insanlara bu iktidar alanını verir. Kendine faaliyet sahası bulmuş her oluşum, sistem eliyle üretilmiştir. Sistem, sistem karşıtı söylem ve eylem alanını sistemden razı olmayanların eline tutuşturmakta hiç beis görmez; yeter […]
16 Ara 2015 • Kişisel Blog

MUHAFAZAKAR SÖYLEM ALANINDAN KENDİ GÜNDEMİMİZE HİCRET ÜZERİNE

Coca Cola’nın def-ü içün, bilhassa da hamburgerin ıslahı, ıslahı mümkün değilse de kahru içün çıkmışlardı Müslümanlar yola. Artık ne ekşi ayranın, ne de bazlama açan analarımızın boynu bükük kalacaktı. Tekbirlerle çıkılmıştı yola. Lakin sonuç beklenen gibi olmadı. Şimdi ”Tekbir” bir firma markası, o yollar da asfalt oldu; artık Coca-Cola distribütörleri vızır vızır adımlıyor köyümüzde her karışı. 

***

Bir eline siyasal iktidar, bir eline sermaye verilip muhafazakârlaşan, muhafazakârlaştıkça sömürü ve zulmün tüm kurum, kuruluş ve ideolojilerini içselleştiren insan kümelerine diş bileyen bir avuç insan, muhakkak ki her zaman diliminde varlığını koruyacaktır. 

Bu var oluşu korumanın, korumaktan öte bu var oluşu sistem için bir tehdite dönüştürecek olan şey, bu bir avuç insanın kendi gündemini oluşturmasıdır; sistem içindeki farklı iktidar öbeklerinin kendi içlerindeki cedelleşmesini, toplum nezdinde hak-batıl savaşı olarak göstermelerine izin vermeyişidir; her toplumsal krizde ana akım medyanın etki alanına girmeyişidir.

Neden böyle? Çünkü sistem tektir. Bu tekliğin içinde de, kendi içinde farklı iktidar alanları taşır. Siyasal iktidara karşı bir muhalefet partisi olması için, sistem, bir takım insanlara bu iktidar alanını verir. Kendine faaliyet sahası bulmuş her oluşum, sistem eliyle üretilmiştir. Sistem, sistem karşıtı söylem ve eylem alanını sistemden razı olmayanların eline tutuşturmakta hiç beis görmez; yeter ki eleştiri sistemin cevaz verdiği yerden olsun. Sistem hiçbir şeyin değişmemesi için, gerekirse her şeyi değiştirir.

***

Bugün, sistemi değiştirmeye namzet birçok oluşum, kendilerine ayrılmış bölgeden eylem ve söylem ürettiğinin ayırdına varamıyor. Neredeyse her işlemin, sömürünün ileri karakolu bankalar kanalıyla yapıldığı alışveriş merkezlerinde, afili bir delikanlının elinde ”yılbaşı” eleştirisi yapılan pankart olmasından sistemin rahatsız olmayacağının idrakine varılamıyor. Elbette onunla da kalmıyor: ”Bu otobüs insanları nereye taşıyor?” diye dertlenmesini beklediğimiz insanlar, çözümün ”pembe otobüs”te olduğunu söylemekte hiç beis görmüyor.

Oysa biz biliyoruz ki bugün, yürürlükte olan sistem, yılbaşı kutlamayan insanlar eliyle de yürürlükte kalabiliyor. Pembe otobüsün de caddelerde cirit attığı bir düzende de zulüm ve sömürü yine olacak. Ayrıca, muhafazakâr söylem alanından çıkmadan geliştirilen her söylem ve eylem, toplum nezdinde kendi taleplerimizi daha flu-belirsiz ve marjinal getiriyor. 

Yapılması gereken, muhafazakâr söylem alanından, kendi gündemimize hicret etmektir. Biz kendi gündemimize hicret edersek eğer, elbette bir gün bir Medine vuku bulacak ve Mekke’nin surları düşecektir. 

Ömer Burak Tek

17 Aralık