üniversiteler sizin değil, üniversiteler sizin hapishaneniz!Denemeler
1) “Kolektifler” gibi sığ solcu gruplar, Türkiye’de sağın merkezde, merkezin de sağda kalmasının teminatıdır. 2) Kolektifler, 13 seneden beri iktidarda olan ”muhafazakâr” ideolojiyi analiz edemeyip ortaya sağlam bir teori koyamadığı için, pratikte de sürekli siyasal iktidarın söylem alanını geliştirecek eylemler yapmaktadır. 3) Kolektifler, Kemalizm’den bizlere miras kalan beyaz Türklerin, beyaz Müslümanlar eliyle hapse atılmasını “basın özgürlüğü” gibi liberal söylemler üzerinden okumuş ve “Türkiye’deki tüm kavgalar sermaye kapışmasıdır, mülkiyet hesaplaşmasıdır.” diyememiştir. Bu bir zihinsel yalpalamadır. 4) Mazlumların ve sömürülenlerin kolektif mücadelesinin çatısı olma iddiası taşıyan Kolektifler, bugün “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”nden farklı hiçbir söylem ve eylem ortaya koyamamaktadır. 5) Kolektifler’in içinde, üniversitenin ilk 3 (üç) yılı “devrimci” takılıp, son sene kariyer günlerinde broşür dağıtan tipler bulunmaktadır. İşin ilginç tarafı, Kolektif mensuplarının bu durumda ilginç bir taraf göremiyor oluşudur. 6) “Yeni Akit” neyse “SoL Gazetesi” de odur. Yeni Akit gazetesi düşman, karşı taraf, kendinden olmayan, öteki bellediği kesime karşı nasıl nefret suçu işliyor ve faşistleşiyorsa; SoL gazetesi de aynı faşizan tutumu takınmaktadır. 7) Kolektifler İslâmî söylem üreten bütün oluşumlara karşı, pratikte şiddete varan sert tepkiler gösterirken, teoride karşı tarafı hem “IŞİD müntesibi”, hem de “milliyetçi” olmakla suçlayan bir paradigma ortaya koymaktadır ki bu, bir teorilerinin olmadığını gösterir. 8) Kolektifler “gericiliğe” karşı bir mücadele […]
1) “Kolektifler” gibi sığ solcu gruplar, Türkiye’de sağın merkezde, merkezin de sağda kalmasının teminatıdır.
2) Kolektifler, 13 seneden beri iktidarda olan ”muhafazakâr” ideolojiyi analiz edemeyip ortaya sağlam bir teori koyamadığı için, pratikte de sürekli siyasal iktidarın söylem alanını geliştirecek eylemler yapmaktadır.
3) Kolektifler, Kemalizm’den bizlere miras kalan beyaz Türklerin, beyaz Müslümanlar eliyle hapse atılmasını “basın özgürlüğü” gibi liberal söylemler üzerinden okumuş ve “Türkiye’deki tüm kavgalar sermaye kapışmasıdır, mülkiyet hesaplaşmasıdır.” diyememiştir. Bu bir zihinsel yalpalamadır.
4) Mazlumların ve sömürülenlerin kolektif mücadelesinin çatısı olma iddiası taşıyan Kolektifler, bugün “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”nden farklı hiçbir söylem ve eylem ortaya koyamamaktadır.
5) Kolektifler’in içinde, üniversitenin ilk 3 (üç) yılı “devrimci” takılıp, son sene kariyer günlerinde broşür dağıtan tipler bulunmaktadır. İşin ilginç tarafı, Kolektif mensuplarının bu durumda ilginç bir taraf göremiyor oluşudur.
6) “Yeni Akit” neyse “SoL Gazetesi” de odur. Yeni Akit gazetesi düşman, karşı taraf, kendinden olmayan, öteki bellediği kesime karşı nasıl nefret suçu işliyor ve faşistleşiyorsa; SoL gazetesi de aynı faşizan tutumu takınmaktadır.
7) Kolektifler İslâmî söylem üreten bütün oluşumlara karşı, pratikte şiddete varan sert tepkiler gösterirken, teoride karşı tarafı hem “IŞİD müntesibi”, hem de “milliyetçi” olmakla suçlayan bir paradigma ortaya koymaktadır ki bu, bir teorilerinin olmadığını gösterir.
8) Kolektifler “gericiliğe” karşı bir mücadele ortaya koyacaksa, bu “ilericiliğin, gericiliğin, sekülerliğin, modernitenin… ve tüm bunların Türkiye pratiğinde nereye tekabül ettiğini” karşı tarafa anlatabilecekleri bir söylem alanı açmalarıyla mümkün olur.
9) Kolektifler’in sahip olduğu kazanımlar ortaya koydukları mücadeleler neticesinde elde edilmemiştir. Nasıl belediyeler uyuşturucu trafiğinin sağlanması için belli birkaç parkı tahsis etmişse uyuşturucu müptezellerine, aynı şekilde sistem de birkaç üniversiteyi sol tandanslı öğrencilere tahsis etmiştir. Bu minvalde üniversiteler solcuların değildir, onlar solcuların hapishanesidir. Kolektifler bunu görecek çözümleme yeteneğine sahip olmadıkları için, mescitte dinî sohbet yapan birkaç garibana saldırmayı devrimci eylem addetmektedirler.
Ömer Burak Tek